Mecelle’nin Amacı Nedir? Osmanlı’nın Hukuk Mirasından Günümüze Bir Yolculuk
Giriş: Bir Hukuk Kitabından Fazlası
Bir akşam arkadaş sohbetinde konu Osmanlı hukuk sistemine geldiğinde, çoğumuzun aklına koca ciltli kitaplar, karmaşık kurallar ve tarih derslerinde geçip giden isimler gelir. Fakat Mecelle’yi sadece bir hukuk kitabı olarak görmek, onu anlamak için yeterli değildir. Çünkü Mecelle, bir imparatorluğun adalet anlayışını, toplumsal düzenini ve insan ilişkilerini derinlemesine yansıtan; yüzyıllar ötesine mesaj taşıyan bir kültür mirasıdır. Peki bu dev eserin amacı neydi? Neden ortaya çıktı ve nasıl bir etki bıraktı?
Mecelle Nedir? Kısa Bir Tarihçe
Osmanlı’nın Modernleşme Yolunda Atılan Adım
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye, 1869 ile 1876 yılları arasında Osmanlı Devleti’nde yürürlüğe giren ve İslam fıkhının Hanefî mezhebine dayanan bir medeni kanundur. Tanzimat Dönemi’nin modernleşme rüzgârları içinde doğan bu eser, dönemin en önemli hukukçularından olan Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından hazırlanmıştır. Yaklaşık 1851 maddeden oluşan Mecelle, “alışverişten mirasa, borçtan sözleşmeye” kadar toplumsal yaşamın hemen her alanına dair hükümler içermektedir.
Ancak onun asıl önemi, sadece kurallar bütünü olmasından değil, Osmanlı toplumunun değişen dünyaya uyum sağlama çabasını temsil etmesinden gelir.
Mecelle’nin Asıl Amacı: Adaleti Hayatın İçine Taşımak
1. Hukuku Halkın Anlayabileceği Düzeye İndirmek
19. yüzyılda Avrupa’da modern hukuk sistemleri hızla şekillenirken, Osmanlı’da hukuk daha çok dini kaynaklara dayalı, medrese çevresinde dolaşan bir alan olarak görülüyordu. Mecelle’nin en önemli amaçlarından biri, bu soyut hukuk bilgisini toplumun her kesiminin anlayabileceği şekilde düzenlemekti. Maddeler sade bir dille kaleme alındı ve günlük hayatın gerçeklerine göre şekillendi. Bu sayede hukuk, sadece kadıların ve âlimlerin değil, sıradan halkın da başvurabileceği bir rehber haline geldi.
2. Gelenekle Moderni Buluşturmak
Mecelle’nin bir diğer amacı, Osmanlı’nın yüzyıllardır süregelen İslam hukuk geleneğini, modern devlet yapısıyla uyumlu hale getirmekti. Avrupa’dan gelen kanunlaşma hareketlerine rağmen Osmanlı, kendi köklerinden kopmadan çağın gereklerini karşılayacak bir hukuk düzeni kurmayı hedefledi. Mecelle, bu anlamda bir köprü görevi gördü: Geleneksel fıkhın ilkelerini koruyarak modern kanun tekniğini benimsedi.
3. Toplumsal Düzeni ve Adaleti Sağlamak
Her hukuk sisteminin nihai amacı adaletin tesis edilmesidir. Mecelle de tam olarak bunu hedefliyordu. “Zarar izale olunur”, “Güçlükte kolaylık vardır” gibi evrensel hukuk prensiplerini içeren hükümleriyle, bireylerin ve toplumun haklarını koruyan bir düzen oluşturmayı amaçladı. Bu prensipler, bugün dahi hukuk fakültelerinde temel hukuk kaideleri olarak öğretilmektedir.
Gerçek Hayattan Bir Örnek: Bir Esnafın Adaletle Tanışması
Diyelim ki 1870’lerde İstanbul’da küçük bir dükkân işleten Ali Efendi, komşusuyla ticari bir anlaşmazlık yaşadı. Daha önce bu tür durumlarda uzun ve belirsiz yargı süreçleriyle karşılaşabilecekken, Mecelle sayesinde artık neyin haklı, neyin haksız olduğunu açıkça öğrenebiliyordu. Örneğin “Akde vefa lazımdır” maddesi, sözleşmeye sadık kalmanın önemini net bir şekilde ortaya koyuyor ve Ali Efendi’nin hakkını aramasını kolaylaştırıyordu. Böylece hukuk, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi.
Mecelle’nin Kalıcı Etkisi
Modern Hukuka İlham Veren Bir Miras
Mecelle sadece Osmanlı’da değil, onun mirasçısı olan ülkelerde de hukuk sistemlerinin temellerini etkilemiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 1926’da yürürlüğe giren Medeni Kanunu’na kadar geçen dönemde, Balkanlar’dan Orta Doğu’ya kadar birçok coğrafyada kullanılmaya devam etti. Bugün bile bazı İslam ülkelerinde onun etkilerini görmek mümkündür.
Mecelle’nin amacı sadece bir dönemi düzenlemek değil, adaletin toplumla birlikte evrilmesini sağlamaktı. Bu yönüyle, hukuk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur.
Sonuç: Geçmişten Geleceğe Taşınan Bir Adalet Anlayışı
Mecelle, sadece 19. yüzyıl Osmanlısı için değil, bugün için de anlam taşıyan bir hukuk yolculuğudur. Amacı, adaleti herkesin anlayabileceği bir dile çevirmek, toplumu düzen içinde tutmak ve köklü bir geleneği geleceğe taşımaktı. Bu miras, modern hukuk sistemlerinde hâlâ yankılanmaktadır.
Söz Sırası Sizde
Sizce bugün hukuk sistemlerimizde Mecelle’nin hangi ilkeleri hâlâ geçerli? Gelenek ile modern hukuk arasında nasıl bir denge kurulmalı? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşarak bu tarihi miras üzerine birlikte düşünelim.