İçeriğe geç

Hangi diş çekilmez ?

Hangi Diş Çekilmez? Gücün Anatomisi Üzerine Siyasal Bir Analiz

Güç, her zaman bedenin en küçük parçalarında bile kendini gösterir. Bir siyaset bilimci için diş, sadece biyolojik bir yapı değildir; direnişin, sahiplenmenin ve statükonun sembolüdür. “Hangi diş çekilmez?” sorusu, ilk bakışta bir diş hekimliği sorusu gibi görünse de, aslında derin bir siyasal metafor taşır. Çünkü toplumlar da tıpkı beden gibi, hangi “dişi” yani hangi yapıyı koruyacaklarına, hangisini çekip atacaklarına karar verirler. Bu karar, yalnızca bir sağlık kararı değil; iktidarın, ideolojinin ve toplumsal bilincin göstergesidir.

Gücün Dişleri: İktidarın Çekilmez Alanları

Her dişin bir görevi vardır; kimi çiğner, kimi parçalar, kimi öğütür. Tıpkı devlet kurumları gibi: yürütme yönetir, yasama denetler, yargı tartar. Ancak bir diş fazla baskı altındaysa, diğerleri zayıflar. Gömülü diş gibi gizli iktidar yapıları da toplumsal çenede yer bulamadığında ağrılar yaratır. Buna rağmen, bazı dişler “çekilmez.” Çünkü çekmek, sistemin dengesini bozar.

Bir devlette “çekilmez diş”, genellikle iktidarın merkezinde konumlanan o yapıdır: ordu, bürokrasi veya inanç kurumları. Bunlar, toplumun görünmez çene kemiğidir. Ne kadar eleştirilse de, çekilmesi bedeli ağır bir güç boşluğu yaratır. Foucault’nun deyimiyle, iktidar yalnızca yukarıdan aşağıya inmez; mikro düzeyde de işler, her hücreye, her dişe sızar. Bu nedenle bazı dişler, sembolik olarak “çekilmez” çünkü düzenin devamı onlara bağlıdır.

Erkek Stratejisi ve Kadın Katılımı: Dişin Çekilmesi Üzerine İki Bakış

Siyasal kültürlerde erkeklik, çoğu zaman gücü koruma refleksiyle tanımlanır. Erkek liderler, tıpkı diş hekimine gitmekten korkan biri gibi, sistemdeki sorunlu dişi bile çektirmezler; çünkü güç kaybından korkarlar. Erkek egemen siyaset, “çürümüş ama yerinden oynatılmamış” dişlerin düzenidir. Çekilmez çünkü onun varlığı, acı verse de, hâkimiyetin sembolüdür.

Kadın bakış açısı ise farklıdır. Kadınlar, siyasal yaşamda demokratik katılım ve iyileştirici etkileşim ekseninde hareket ederler. Onlar için bir dişin çekilmesi, bedende bir kayıp değil; sistemin kendini yenilemesi için bir fırsattır. Feminist siyaset teorisi bize şunu öğretir: güç, paylaşılmadıkça çürür. Kadınlar bu nedenle dişin çekilip yerine sağlıklı bir yapının gelmesini savunurlar. Erkek stratejisi statükoyu korurken, kadın yaklaşımı dönüşümü teşvik eder.

İdeolojinin Çene Kemiği: Ne Zaman Çekmeli, Ne Zaman Direnilmeli?

Her toplumun kendine özgü bir ideolojik “çene yapısı” vardır. Bu yapı, hangi fikirlerin dayanıklı, hangilerinin kırılgan olduğunu belirler. Hangi diş çekilmez? sorusu burada bir varoluş meselesine dönüşür. Çünkü bazı ideolojik dişler, yalnızca devletin değil, toplumun kimliğini taşır. Laiklik, özgürlük, eşitlik gibi temel ilkeler, çekilmesi sistemin çöküşü anlamına gelecek dişlerdir.

Buna karşın bazı yapılar — nepotizm, dogmatizm, yozlaşmış kurumlar — artık çürümüştür. Ancak toplum, bu çürümeyi fark etmeden “çekilmez” der, çünkü korkar. Çekmek, travmadır; ama bazen travma, yeniden yapılanmanın tek yoludur. Nitekim demokrasilerde “çekilmez” sanılan birçok güç odağı, halkın iradesiyle zamanla yerini yenilerine bırakmıştır.

Vatandaşlık Bilinci: Dişin Sahibi Kim?

Demokratik toplumlarda asıl soru şudur: Bu diş kimin? Devletin mi, liderin mi, yoksa halkın mı? Eğer bir diş, sürekli ağrı yapıyorsa ama kimse dokunamıyorsa, orada vatandaşlık bilinci eksiktir. Gerçek demokrasi, her bireyin kendi ağzının sahibidir. Halkın kendi sistemine müdahale etme hakkı, yani “gerekirse çekebilme yetkisi” vatandaşlığın özüdür.

Bu bağlamda, “çekilmez” kavramı bir sınavdır: Halk, ne kadar acıya katlanarak statükoyu korur, ne zaman cesaretle değişimi seçer? Tıpkı bir hastanın, sonunda korkusunu yenip o çürük dişi çektirmesi gibi, toplum da bazen değişim acısını göze almalıdır.

Sonuç: Çekilmeyen Diş, Susturulmuş Vatandaştır

“Hangi diş çekilmez?” sorusu, aslında “hangi güç sorgulanmaz?” sorusuyla eşdeğerdir. Çekilmeyen diş, bedende sessiz bir direniş odağı yaratır; tıpkı sorgulanmayan iktidarın toplumda yarattığı baskı gibi. Sağlıklı bir demokrasi, ne her dişi hemen çeker, ne de çürüyen dişleri sonsuza kadar saklar. Denge, farkındalıkla kuruludur.

Peki sizce toplum olarak hangi dişleri gereksiz yere saklıyoruz? Hangi çürümüş yapılar, hâlâ “çekilmez” denilerek korunuyor? Ve en önemlisi: siz kendi demokrasinizin diş hekimi olmaya hazır mısınız?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money